Röportaj:
NEO NAZİ ŞAHİTLERE GİZLİ SERVİSTEN AVUKAT
Alman Anayasayı Koruma Teşkilatları da, son yıllarda NSU olayının aydınlatılmasını sabote ettiler. Yüzlerce dosya tahrip edildi ve önemli şahitler gösterilmedi. Başka diğer şahitlere ise kısıtlı ifade izni verildi.
Neo Nazi şahitlere, Alman gizli servisleri tarafından avukatlar temin edildi ve ücretleri ödendi. Tüm bunlar bu kurumlara artık güven duyulmamasına ve bu kurumların her şeyi yapabileceklerinin bir çok insan tarafından düşünülmesine yol açtı. Bugün şahitlerin doğal ölümlerinden şüphe duyuluyorsa, bu gizli servislerin konuları örtbas etme politikalarının bir sonucudur.
Röportaj: Arzu CEYLAN
Vitrin: NSU davasında bazı şahitlerin ölmesini veya intihar etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şahitlerin devlet tarafından bertaraf edildiğini düşünmek sizce fazla komplo teorisi mi olur?
Mehmet Daimagüler: Almanya’da devletin öldürme timlerinin şahitleri öldürdüğüne inanmıyorum. 900’den fazla şahit dinlenen NSU davası, yaklaşık beş yıl sürdü. İnsanların ölmesi bu nedenle istatistiksel bir olasılık dahilinde. Ancak, Alman Anayasayı Koruma Teşkilatları da, son yıllarda NSU olayının aydınlatılmasını sabote ettiler. Yüzlerce dosya tahrip edildi ve önemli şahitler gösterilmedi. Başka diğer şahitlere ise kısıtlı ifade izni verildi. Neo Nazi şahitlere Alman gizli servisleri tarafından avukatlar temin edildi ve ücretleri ödendi. Tüm bunlar bu kurumlara artık güven duyulmamasına ve bu kurumların her şeyi yapabileceklerinin bir çok insan tarafından düşünülmesine yol açtı. Bugün şahitlerin doğal ölümlerinden şüphe duyuluyorsa, bu gizli servislerin konuları örtbas etme politikalarının bir sonucudur. Bayan Merkel, konunun tamamıyla aydınlığa kavuşacağına dair söz vermişti, oysa gizli servisler bunun tam aksini uyguladılar. Bir demokraside nasıl olabilir bu?
Vitrin: NSU gibi bir oluşumun Almanya’da yıllarca gizli kalmış olması sizin için inandırıcı mı? Tüm olanları savsaklama ile açıklamak tatmin edici mi?
Mehmet Daimagüler: Hayır, bu benim için inandırıcı değil. Tüm Neo Nazi çevresi, gizli servislerin ”güvenilir” elemanlarıyla doldurulmuş. Gizli servislerin parası ve himayesi olmazsa, bu Nazi oluşumlarının çoğu var bile olamazdı. Bu nedenle gizli servisler bana göre, NSU teröristleri tarafından öldürülen ve yaralananlar için hukuki, siyasi ve ahlaki bir sorumluluk taşıyorlar.
NSU’NUN HALA OLMADIĞINI NEREDEN BİLİYORSUNUZ
Vitrin: NSU ilk kez ortaya çıkartıldığında toplumda ciddi bir tepki ve bilinç vardı. Şimdilerde ise artık toplumu ilgilendirmediği öne sürülüyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Mehmet Daimagüler: Almanya’da halkın bir kısmı çok dayanışma gösterdi. Bu insanlar, ırkçılığın sadece göçmenler için bir sorun olmadığını, bilakis tamamen demokrasi için bir zehir olduğunu biliyorlar. Toplumun bir diğer kısmı ise bu durumla hiç ilgilenmiyor ve kendi gündelik sorunlarıyla meşgul. Siyasilerin bir kısmı ve Federal Başsavcılık ise NSU dosyasını bir an önce kapatmak ve konuyu unutmak istiyor.
Vitrin: NSU benzeri bir oluşumun, Almanya’da tekrar teşekkül edebileceğine inanıyor musunuz?
Mehmet Daimagüler: NSU yapılanmasının Almanya’da artık var olmadığını nereden biliyorsunuz? Federal Başsavcılık eğer NSU’nun ”Üç kişilik izole bir hücre yapılanması“ olduğunu iddia ediyorsa, bu tamamen saçmalıktır. NSU ne izole bir oluşumdu, ne de üç kişiden oluşuyordu. NSU’nun, çok daha büyük bir oluşum olduğundan ve bu ağla bağlantısı olan birçok insanın serbest olduğundan yola çıkmalıyız.
Vitrin: Sizce öldürülen kurbanların aileleri yeterli ve doğru destek aldılar mı?
Mehmet Daimagüler: Hayır, konunun aydınlatılmasıyla ilgili taleplerine itibar edilmedi.
PES ETMEYECEĞİZ
Vitrin: Kurumsal ırkçılığı kabul etmeden Almanya’da ırkçılıkla gerçek anlamda mücadele edilebilir mi?
Mehmet Daimagüler: Hayır, bu mümkün değil
Vitrin: Kurumsal ırkçılığın yanı sıra, kültürel ırkçılık da durmadan yeniden üretiliyor. Buna karşı ne yapılabilir?
Mehmet Daimagüler: Irkçılık her zaman var olacaktır. Irkçılığın olmadığı bir ülke yok bu dünyada. Bu maalesef üzücü bir gerçek. Fakat ben Almanya gibi bir demokrasiden, en azından devlet tarafından yapılan ırkçılığın, yani kurumsal ırkçılığın bir gerçek olarak kabul edilmesini ve buna karşı mücadele verilmesini bekliyorum. Siyasilerinin konuşmalarında sokaktaki ırkçılığı eleştirdiği, ama aynı zamanda; polis ya da öğretmenler arasındaki ırkçılığı münferit vakıa olarak gören, bunun bir yapılanma olduğunu reddeden bir devlet, ne kadar inandırıcı olabilir?
Vitrin: Avrupa’da aşırı sağ, Almanya’dakilerle birlikte büyüyor. Avrupa’da çözüm nedir? AB’yi desteklemek, milliyetçiliğe bir alternatif olabilir mi?
Mehmet Daimagüler: Avrupa, her sorunun çözümü değil ama Avrupai bir bilinç kesinlikle ırkçılığa karşı bir faktör olurdu. Daha da önemlisi ama, göçmenler seslerini çıkarmalı: Seçimlere katılarak. Eşitsizliğe karşı hukuki mücadele vererek. Ve tabii ki ırkçılık, antisemitizm, cinsel ayrımcılık ve homofobi kurbanı olan insanlarla dayanışma içinde olarak.
Vitrin: Kişisel olarak NSU davasının tüm süreci ve geldiği noktayla ilgili hayal kırıklığınız var mı? Özellikle de kurban aileleri açısından bakıldığında tüm bu gelişmeler sizde hayal kırıklığına neden oluyor mu?
Mehmet Daimagüler: Alman vatandaşı olarak, Münih’teki davada büyük bir fırsatın kaçmış olmasından dolayı üzgünüm. Geçmişin hatalarını kabullenme ve Alman demokrasisinin konuyu aydınlatmada ciddi olduğunu gösterme şansı, fırsatı vardı elimizde. Alman başbakanının verdiği söz, Federal Başsavcılık temsilcileri tarafından bir kere, iki kere değil, yüz kere bozuldu Münih’teki mahkeme salonunda. Ama pes etmeyeceğiz, mücadelemize devam edeceğiz ve konunun aydınlatılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz. Ölenler unutulmamalı ve boş yere ölmüş olmamalılar.
NSU NEDİR: Almanya’daki aşırı sağcı terör örgütü NSU, 2000-2007 yıllarında 8’i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu yapmakla suçlandı. 6 Mayıs 2013 tarihinde Münih’te başlayan davada, açılımı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) olan terör örgütünün yaşayan, yargılanan tek üyesi ise baş sanık, Beate Zschäpe. NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011’de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, intihar ettikleri öne sürülmüştü. Beş yıldır süren tartışmalı yargı süreci, konunun tamamen ve kasten aydınlatılmadığı kuşkuları, derin devlet iddiaları, tüm dava süresince Almanya’nın gündemini meşgul etti. Yetkililer, uzun bir süre işlenen cinayetlerde ve Köln’deki saldırıda aşırı sağ terör olasılığını göz ardı etmiş, soruşturmayı olayların arkasında bahis mafyasının veya Türk gruplar arasındaki bir hesaplaşmanın olduğu zemininde yürütmüştü. Kurbanların yakınları ise, soruşturmaların ilk yıllarında öldürülen eşleri, oğulları ve erkek kardeşlerinin çeşitli suçlara karıştığı iddialarıyla yüz yüze kalmanın maddi manevi mağduriyetini yaşamışlardı. NSU davasına başından beri müdahil olan mağdur avukatlarından Mehmet Daimagüler, konuyla ilgili yazdığı kitapla ve açıklamalarıyla NSU davasındaki hukuksal eksiklere, yanlışlara ve yönlendirmelere dikkat çeken avukat olarak biliniyor. |
Saygı ve selamlarımı arz ederim.
Mehmet Bey kaç gündür ırkçılık ve ayrımcılığa karşı savunan bir
Avukat araştırmaktayım, internette sizin haberlerinizi okudum,
Beni benim dilimden anlayacak bir insan olduğunuz için sizi tercih ettim. Mehmet bey perşembe günü polisin ırkçı muamelesine maruz kaldım, çocuklarım da yanımdalardı çok korktular ve etkilendiler, polis yalan yanlış raporlar tuttu, olay benzin istasyonunda gerçekleşti, kameralar herşeyi görüntüledi, o benzinlikte çalışan bir bayan dün evime geldi geçmiş olsun demeye, üzüldüğünü o polisi tanıdığını ve Türk düşmanlıgını yaptığını, başarılarınızın devamını dilerim. Yunus Ünal