O, Alman medyasının en tartışmalı isimlerinden biri. Komplo teorisyenlerine göre (özellikle Türkiye’dekiler için) dünyayı yöneten gizli kapaklı örgütlerden herhangi birinin üyesi. Belki de, yıllarca koltuğunda oturduğu medya şirketinin gücü onu komplocuların hedefi haline getirdi. Yaratıcı ve esprili kişiliği bile çoğu zaman komplo teorilerinin arkasında kaldı. Aslında o, deyim yerindeyse fırlama bir ruhla sosyal medyada kendisiyle dalga geçebilen biri. Şimdilerde Almanya’da kurduğu start-up şirketiyle gündemde. Dijitalleşmenin medya dünyasındaki etkilerini ve önemini Almanya’da ilk keşfedenlerden: Bir avangard!
Kai Diekmann aynı zamanda Hürriyet gazetesi danışma kurulu üyesi. Bu görevi resmi olarak yapmaya başladığından bu yana Türkiye’ye sık gedip geliyor. Yaklaşık sekiz yıldır tatilini ailesiyle birlikte Türkiye’de yapan Kai Diekmann, her fırsatta Türkiye hayranlığını da gizlemiyor. Türkiye ziyaretlerini sosyal medyadaki hesaplarında sürekli yayımlıyor. Kimi zaman Bodrum’daki tatil resimlerini, kimi zaman ise İstanbul’un ünlü bohem adreslerinden Nevizade’de yemek yerken resimlerini paylaşıyor. Ama kelimenin tam anlamıyla “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranıyor”. Türkiye’de tatilini yapmasına rağmen özellikle bir takım medya tarafından Türkiye’de hedef haline geldi. Almanya’da ise Türkiye’ye yönelik övgü dolu açıklamalarıyla eleştiriliyor.
Vitrin: İlk Türkiye seyahatinizi hatırlıyor musunuz?
Kai Diekmann: Tabi ki çok iyi hatırlıyorum. 1998 yılıydı. Gazeteci olarak Welt am Sonntag gazetesine haber yapmak için Ankara ve İstanbul’a gitmiştim. Türkiye o zamanlar çok zor ama çok heyecan verici bir dönemden geçiyordu. Büyük bir ekonomik kriz atlatmıştı. Müslümanlığını açık belirten dönemin Başbakanı Erbakan iktidardan zorla indirilmişti. Ben de o zaman yapacağım haberle ilgili olarak, bir tarafta Kemalistler diğer tarafta İslami hareketler arasında Türkiye nasıl bir yola gidiyor konusunda bilgi edinebilmek için bir hafta Türkiye’de kaldım.
Vitrin: Peki aradan yıllar geçtikten sonra tatilinizi Türkiye’de yapıyor musunuz?
Kai Diekmann: Ben ve ailem Türkiye’nin çok büyük hayranlarıyız. Çok uzun bir zamandır her yaz tatilinde Türkiyeye, Bodrum’a hem de Işıl Club’e tatile gidiyoruz.
Vitrin: Neden Bodrum?
Kai Diekmann: Ben 2004 yılından bu yana Hürriyet’in danışma kurulundayım. Yıllar önce bir toplantımız Bodrum’da yapılmıştı. O kadar memnun kaldım ki bir sonraki yıl eşimi de yanıma aldım. O zaman tatilimizi orada yapma kararı aldık. O günden beri her yıl çocuklarımız tatili Türkiye’de yapmamız için bize yalvarıyorlar. Bütün çocuklarımız yüzmeyi Bodrum’da öğrendi ve tatil kelimesi onlar için Türkiye ile özdeşleşti.
Vitrin: Bodrum için bir tüyonuz var mı?
Kai Diekmann: Bodrumdaki Işıl Club’ün yanısıra Niki Beach, ayrıca çok severek bulunduğum Bodrum limanı önerebileceğim mekanlar. Yaz akşamlarında yukarıda oturup yemek ve içmek, ılık rüzgarı hissetmek mükemmel bir şey. Ben aynı zamanda beyaz ve kırmızı Türk şaraplarının büyük bir hayranıyım. Sarafin ve Kayra. O kadar iyiler ki.
Vitrin: Bu arada çok sevdiğiniz bir Türk yemeği var mı?
Kai Diekmann: Bu konuda çok basit tercihim var. Köfteyi çok seviyorum. Hatta ne kadar acıysa o kadar iyi.
Vitrin: Peki Türk kahvesinden fal baktırdınız mı?
Kai Diekmann: Bunu bir kere yapmıştım ama çok oldu. Türk kahvesini çok severim. Bunun yanında demli bir Türk çayını da çok severek içerim.
Vitrin: Türkçe bilginiz nasıl? Sevdiğiniz ve kullandığınız bir Türkçe kelime var mı?
Kai Diekmann: Teşekkür ederim. Merhaba. Daha iyi olmasını isterdim. Ama gelişmekte. Ayrıca Hürriyet kelimesi de benim en sevdiğim kelimelerden.
Vitrin: Türkiye seyahatiniz sırasında yıkılan önyargılarınız oldu mu?
Kai Diekmann: Her millet hakkında sterotipler ve klişeler mevcut. Biz Almanların çok soğuk ve ciddi oldukları ve sadece patates yedikleri yönünde önyargı var. Benim tanıdığım Türkiye, diğer Avrupa ülkeleri gibi dünyaya açık bir ülke. Hatta, sadece kendi aralarında kalan bazı Avrupa ülkelerinden bile daha dünyaya açık bir ülke Türkiye. Beni her zaman etkileyen Türk misafirperverliği olmuştur. Bu o kadar özel bir durum ki, dünyada eşi benzeri yok. Çok müstesna.
Vitrin: Türkiye’de kesinlikle görülmesi gereken yer neresidir?
Kai Diekmann: İstanbul dünyanın en heyecan verici metropolü. 2500 yıllık bir tarih. Yüzyıllarca Ortodoks Hıristiyanların ve Müslümanların merkezi oldu. Camileri, kiliseleriyle Marmara denizi ve Karadeniz arasındaki kendine özel bir coğrafi bölgede. Ve bir de mükemmel insanlar.
Vitrin: Her iki ülke arasındaki dostluk sizin için ne anlam ifade ediyor?
Kai Diekmann: Türkiye ile Almanya’yı sadece tarihsel bağlar değil, aynı zamanda günümüzde birbirimizle sıkı ilişkilerimiz var. Almanya’da yaşayan 3 milyona yakın Türk vatandaşı karşılıklı olarak birbirimize karşı sorumluluğumuzdur. Benim özelimde ise en yakın arkadaşlarım Türklerdir. Benim bu son 13 yıl içinde yaşadığım sadakat, bağlılık ve misafirperverliğin dünyada başka bir örneği yoktur.
Ertuğrul Özkök ve Kai Diekmann
Kaynak: 7 Mart’ta yayınlanan “Türkei” dergisinden alınmıştır.
İlk yorum yapan olun